Eğer bir müzik aleti çalıyorsanız ve bu sizin için sadece hobi değil de mesleğinizse, işte o zaman “tatil” kavramına farklı pencerelerden bakmanızda fayda var.
Bir müzisyenin tatili nasıl geçiyor derseniz…
5. sınıfı bitiren bir öğrenci teknik ve müzikal gelişimi adına nota okumasını hızlandırmak, çalgısına hakimiyetini arttırmak gibi amaçlar için tatilini en iyi şekilde değerlendirmeye çalışırken, lisede ya da üniversitede yurtdışına gitmek isteyen bir öğrenciyse kazanmak istediği okulun sınavları için soluksuz şekilde çalışarak, bir yüksek lisans öğrencisi tez hazırlayarak, yüksek lisanstan mezun olan bir öğrenci sanatta yeterliğe hazırlanarak, öğrenim aşamasını bitiren bir müzisyen ise doçentliğe başvurabilmek için resital/konser ya da bir orkestraya kabul alabilmek için sınav programı hazırlayarak, hayatını konser vererek geçiren bir müzisyen kondisyonda kalmak ve konser programlarını yetiştirmek için sürekli çalışarak, bir müzisyen-akademisyen gerek kendi projeleri gerek öğrencilerinin çalışma planları üzerine kafa yorarak ve hayata geçirmek üzere somut adımlar atarak (bu liste hiç bitmez...) tatil kavramını işine hizmet edecek şekilde hayatına yerleştirmeye çalışır.
Peki tatilde mesleki anlamda bizi besleyecek neler yapabiliriz?
Son yıllarda hem ülkemizde hem de yurtdışında öğrencilerin sosyalleşebilecekleri, kendi yaş gruplarındaki kişilerin performanslarına şahit olup farkındalıklarını arttırabilecekleri, birbirinden kıymetli öğretmenlerle tanışıp kendilerini dinletebilecekleri yaz okulları ve ustalık sınıfı etkinlikleri gözümüze çarpıyor. Özellikle okuldan daha uzun süre ayrı kaldıkları yaz döneminde öğrencilerimizin önüne hedef olarak koyabileceğimiz bu etkinliklerin, onlara hem katkı sağlayacağı hem de tatil dönemlerine renk katacağı fikrindeyim. Eğitimlerinin herhangi bir aşamasında yurtdışı hedefi olan öğrencilerimizin, çalışmak istedikleri hocaların ustalık sınıfı etkinliklerini takip edip imkanları varsa katılarak tanışmalarını, çalışmalarını özellikle tavsiye ediyorum. Birebir çalışma sayesinde aralarındaki uyumu ya da uyumsuzluğu keşfetme şansına sahip olabilirler. Unutulmamalıdır ki çalgı eğitiminde öğretmen-öğrenci arasındaki karşılıklı beklentilerin ve enerjinin ortak bir noktada kesişebilmesi çok önemlidir.
Yine tatil döneminde katılabilecekleri diğer etkinlik ise “Yarışmalara mı Boğulduk” isimli yazımda belirttiğim üzere amaç değil, mesleki kazanımlar açısından doğru zamanda devreye sokulacak birer araç olan yarışmalardır. Kovid-19 salgını öncesinde, öğrencilerimle bu tarz etkinliklere katılma ve bu deneyimlerin öğrencilerim üzerinde yarattığı farkındalıkları gözlemleme şansına sahip oldum. Günümüz koşulları sebebiyle pek çok yarışma çevrim içi olarak yürütülse de ilerleyen zamanlarda yüz yüze gerçekleştirilmeye başlanmasıyla eski tatlara geri dönüleceğini ve kazanımlarımızı en az ikiye katlayacağımızı umuyorum.
Konserden konsere koşup çok kıymetli müzisyenleri dinleyebileceğimiz, sergilere gidebileceğimiz farklı şehirlerin, kültürlerin keşfini yapabileceğimiz festivallere ne dersiniz?
Sizlerle paylaşmış olduğum etkinliklerin yanı sıra, sağlıklı bir birey ve müzisyen olma yolunda ailelerimizle, arkadaşlarımızla geçireceğimiz zamanların, paylaşımların, biriktireceğimiz anıların ve hobilerimiz ya da ilgi alanlarımızın keşfiyle, kendimize yaratacağımız özel alanların bizleri beslediğini ve hatta yakalayacağımız dingin ve sağlıklı ruh halinin çalgımızın başındayken bize hizmet ettiğini hatırlatmak isterim.
Son olarak tatil döneminde verdikleri ödevlerle, hazırladıkları çalışma planlarıyla ve yönlendirmeleriyle öğrencilerine rehberlik eden öğretmenlerimizin de dinlenmeye ihtiyacı olduğunu unutmamalıyız. Sevgili öğrenciler, özellikle bu uzun yolculuğun henüz başında olanlar... Aslında öğretmenlerimizin dinlenme süreci, sizlere sene içerisinde edinmiş olduğunuz çalışma prensipleriyle, bilgilerinizi yeni eserlerinize aktarma ve kendinizi kanıtlama fırsatıdır. Kendi başınıza neleri başarabileceğinizi gösterme vakti…

Comments